11 Ocak 2011 Salı

Ne Kadar Acil?

İş yerinde bu hafta biraz yoğun geçiyor. Malesef eve bile iş getirir oldum, ki bu hiç tasvip etmediğim bir davranıştır :( Yarın sabah teslim edeceğim ve müdür masasının bir köşesinde akşam olmasını bekleyecek olan raporumu henüz bitirdim.. 

Gerçekten de öyle değil midir ama? Bir telaş içinde gelip hızlıca bir şeyler hazırlamanızı isterler "bu çok acil" diyerek, olanca gücünüzle yapmaya başlarsınız, saatler geçer soran olmaz bir daha.. ya da çok acil diye hazırladığınız dosyayı apar topar mail atarsınız/ masasına bırakırsınız, herhangi bir yorum gelmez, anlayın ki daha yüzüne bakılmamış, mail okunmamıştır bile.. İşte o zaman nedir bunun acil tarafı diye sorgulamaya başlıyor insan.. Kime göre, neye göre bu acil?
Zaman içerisinde de, bu "acil" kavramına karşı şöyle bir ön yargı oluşuyor insanda "aman nasıl olsa hemen lazım değildir". Bu da tehlikeli bir yaklaşım aslında, bazen ciddi anlamda "acil" olan durumlar es geçilebilir mesela.. Bu yüzden ben insanları koşturmak yerine onlara gerçekte ne zaman istediğimin sinyallerini veren cümleler kurmayı tercih ediyorum. Mesela "bugün içerisinde, öğleye kadar ya da hemen lazım" gibi.. Sevgili yöneticiler, yönetici adayları ya da kendine bir pay çıkarmak isteyen herkese sesleniyorum; [tabii blogumu okuyanlar duyabilir sesimi ;)] çalışanlarınıza/karşınızdakine karşı dürüst olun/güvenin, göreceksiniz o kadar da tembel değiller :-P

Dilbert'ın bu konuya çok yaratıcı bir çözümü var gerçekten, sizinle de paylaşmak istedim:)
Herkese iyi çalışmalar şimdiden..

1 yorum:

  1. Hepimizin nefret ettiği bir kelime bu:)ama çoğu zaman kullanmak zorunda kalıyoruz!ben doğru zamanda ve ihtiyaç olduğunda kullanmayı öğrenenlerdenim:)

    Kimsenin tembel olmadığı yorumunada sonuna kadar katılıyoruum:))

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için çok değerli :)