30 Haziran 2011 Perşembe

Rugan; Parlaklıktır, Cazibedir, Kendine Baktırır !

Bu yıl yine birbirinden şık rugan ayakkabılar ve çantalar moda.. Küçükken kırmızı rugan ayakkabılarım vardı benimde çoğu kız çocuğu gibi ;) çok severdim ve yıpranmasın diye itina ile kullanırdım ama boşuna o kadar çaba sarf etmişim, ayaklarım büyüyüp artık ayakkabı sıkmaya başlayınca bunu anladım.. Sanırım artık büyüme evresini tamamlamıştır diye düşünüyorum benim hobit 35,5 numara ayaklarım ;) ve yeniden kırmızı rugan ayakkabılar ilgimi çekiyor vitrinlerde.. 2011 yaz sezonuna da damgasını vurmuş görünüyorlar.. Peki nedir bu kadınları rugan ayakkabı hayranı yapan? parlaklık ? cazibe ? dikkat çekme ? bence hepsi..

Rugan kelimesi dilimize Farsça revgan'dan gelmiş. Revgan Farsça'da parlak pürüzsüz yüzey anlamına geliyor. Derinin bu halini alması için yüzeyi tamamen rugan lakı denilen, parlaklık ve dolgunluk veren maddelerle kaplanmakta.. Bu film tabakasının kalınlığı 100-200 mikron arasında imiş..

Birbirinden şirin pembiş ruganların da albenisine kapılmamak mümkün değil sanırım ;)

Her güzelin bir kusuru vardır derler ya, rugan ayakkabılarında bu göz alıcı duruşlarının yanında bazı kusurları var malesef.. Kalın bir film tabakası ile kaplandıkları için hava geçirgenliği oldukça düşüktür rugan ayakkabıların.. Parlatmada kullanılan bazı kimyasallar sebebiyle de derinin esnekliği azalır ve uzun süre giyildiğinde ayağımıza vurmaya başlar.. Şebnem Ferah'ın şarkısı da güzelce özetliyor aslında bu durumu; "Çocukken sahip olduğum kırmızı rugan ayakkabılar, onlar da senin gibi çok tatlıydılar ama, canımı yakardılar, acıtırdılar.."

24 Haziran 2011 Cuma

Yaşasın Günlerden Cuma :)

böyle bir yerde olmayı hayal ediyorum şu anda :)

neyseki haftasonuna saatler kaldı şuanda, tesellim bu ;)
herkese iyi tatiller..

21 Haziran 2011 Salı

Hereke - Halit Balık Restoran

Sevgili blogdaşımın özgürleşen Türkiye ile ilgili yazısına bende çok üzüldüğümü belirterek başka bir konuya geçmek istiyorum müsadenizle.. Haftasonu biliyorsunuz 19 Haziran doğumgünümdü. Eşim harika bir süpriz hazırlamış ancak annemin rahatsızlığı sebebiyle erteledik, hala da nereye gideceğimizi bilmiyorum, bu hafta sonu öğreneceğim inşallah ;) Ama tabiki kutladık doğumgünümü herşeye rağmen.. Gerçekten keyifli bir gündü, sevgili eşime koccaman koccaman teşekkürlerimi buradan da iletmek isterim..
Doğumgünü için seçtiğimiz mekan, annemlere yakın olması nedeniyle de , Hereke'de.. Hereke, İzmitte şirin bir sahil kasabası ve İstanbul'a da oldukça yakın.. Bu şirin kasabada denize sıfır, çok nezih bir yerde başbaşa bir doğumgünü yemeği yedik. Mekan çok hoştu gerçekten ancak telefonumun azizliğine uğradığımdan tek bir kare bile çekemedim ne yazıkki.. O yuzden size linkini vererek ve yemeklerden bahsederek yetinmek durumundayım..
Mekanımızın adı Halit Balık Restoran.. Tam bir aile işletmesi, Halit bey ve eşi Fatoş hanım tek tek tüm masalarla ilgileniyorlar gerçekten.. Bir de kenar masalardan birine oturmuşsanız harika bir körfez manzarası eşliğinde yiyorsunuz yemeğinizi. Balık çeşitleri ve mezeleri oldukça fazla, yanı sıra Halit bey tatlısı diye bir tatlıları var ki, kesinlikle tatmalısınız.. İçeriğini sır gibi saklasalar da sanırım ben çözdüm ;)
Balık seviyorsanız ve değişik mekanlar arıyorsanız Hereke'de Halit Balık Restoran'a uğramanızı ve leziz tatlar keşfetmenizi öneririm..

Özgürleşen Türkiye-2.Perde

21 Haziran tarihi itibariyle, Milliyet Gazetesi haberidir.. Daha ne diyeyim?

Ekşisözlükçüler ifadeye çağrıldı

İstanbul polisinin, yaklaşık 50 ekşisözlük yazarını sitedeki bazı dini konulu başlıklar nedeniyle ifadeye çağırdığı ortaya çıktı

02:30 | 21 Haziran 2011
Ekşisözlük sitesinde büyük tartışmaya yol açan olay “ekşisözlük’ün yazar bilgilerini polise vermesi” başlığı altında tartışıldı. İddiaya göre ekşisözlük yöneticileri polisin isteği üzerine bazı yazarların kimlik bilgilerini verdi. Bunun üzerine polis yazarları ifadeye çağırdı. Site yöneticileri eleştiri konusu olurken, ‘degisen’ ismini kullanan bir yazar şu entry’yi (sözlükte yazılan madde) girdi:
“Bugün itibariyle Gayrettepe’de Bilişim Suçları biriminden iki memur arkadaşa ifademi verdim. Yalnız başlıktaki dezenformasyonu düzeltmek lazım. Memurlara sorduğum ve net cevap aldığım üzere ekşisözlük’ten herhangi bir bilgi talepleri olmamıştır. ADSL kaydı üzerinden gelmektedirler. Eldeki diğer bilgiler; toplam yaklaşık 50 yazar için ifade almaktadırlar. 14’erlik gruplar halinde yazarları ekipler arasında paylaştırmışlar. Şikâyetçi Adnan Oktar. Suçlama halkın manevi değerlerini rencide etmek gibi bir madde.
Yalan, sıkma falan diyenlere ifade fotokopimin scan’ini zevkle yollayabilirim. Buradan polis arkadaşlara çok teşekkür ederim. Kibar, anlayışlı davranışları için. Biri ile sigara bile içtik. Güzel muhabbet ettik. Senin benim gibi adamlar neticede.”
Tartışmanın başlamasıyla bazı yazarlar arasında varolan entry’leri silme tartışması da yaşandı.

20 Haziran 2011 Pazartesi

Scream for me Istanbul!!


Bundan sonra konserlere de netbook um la gidicem, konser sırasında “bak şunu da yazayım, bunu da ekleyeyim” dediğim ne varsa hepsini unuttum çünküJ
Dün akşam Türkiyenin farklı şehirlerinden, bırak Türkiyeyi dünyanına farklı ülkelerinden “Blood Brothers”ları  ağırladı İstanbul.. Bu içi içine sığmaz kalabalığı o bit kadar yere, Küçükçiftlik park denilen gerçekten küçücük bir çiftliğe sıkıştıran organizasyonu ve Biletix i kınıyorum.. Ozellikle Biletixi de kınadım, çünkü şu biletlerdeki “Hizmet bedeli” nden kastı anlayamıyorum, ben bir hizmet alamadım su ana kadar.. Hele de %10 luk hizmetii hic goremedim.. Diger ülkelerde yarı yarıya satılan bu biletleri fahiş fiyatla almak durumunda kalıyoruz maalesef.. Su yoktu be konser alanında!!!
Evet eleştirel yaklaşıyorum, çünkü; Adını festival koyunca,gerçekten “festival”düzenlediklerini sananlara kızıyorum.. Festival alanı diye bir yer yoktu.. Bir ara konseri izlerken (dinlerken daha dogru..) bulunduğumuz konum, tuvaletlerle çöp toplama sahası yanıydı..

Gelelim konsere; Kırık kolu/bacağıyla veya kucağında 2-2,5 yaşlarında kızıyla konsere gelmişleri görmek şaşırtmadı beni.. Anlıyorum.. Özellikle anne/baba-oğul/kız ların birlikte gelmeleri hep gülümsetmiştir. Bu şekilde bir çiftin üzerindeki t-shirtlerden babanın 1977, oğulun 2011 (ilk!!) konserine geldiğini anlayabiliyoruz.. 
Eskiden, ben ortaokul çağlarımdayken metalci gruplar ve dinleyenler için “satanist hepsi” ekolü çok yaygındı.. “Kedi keser bunlar”, diye devam eden mahalle laflamalarinin etkisi altinda kalan anne-baba lar da, konser denilen bu ucube(!) kalabaligin toplandığı mekanlardan korumaya çalışırlardı melek yüzlü evlatlarını!! Neyse ki, o zamanın çok çeken gençleri şu anda anne-baba olup çocuklarını da bu yolda devam ettiriyorlar.. Umarım bizim de çocugumuz olur da, böyle konserlere katılırız!!!:) çok güzel paylaşımlar bunlar!!

Festival dedikleri şey, sene sonu müsameresi gibi 5 grubu ardarda koyup, şarkı söyletmek olduğundan, biz festivale gitmedik.. Direkt Iron Maiden e gittik diyebilirim, zaten saat 12:30 da girenler arasından ayıluıp bayılanlar olmus o sıcakta... Mastodon, Inflames, ozellikle gormek istedigim Alice Cooper a gidemedik, goresim gelmeyen Slipknot un da sonlarına yetistik.. Sahne sovları fena degildi galiba, ama bana göre degil desem sadece.. Dinleyici yas ortalaması, Slipknot la Iron Maiden üyeleri arasında yas ortalaması kadardıJ

Iron Maiden, 2 saat kaldı sahnede.. Kardeşim,gerçekten kaç yaşında bu adamlar??? Soruma kendim cevap vereyim, yaşları 53-59 arasında değişen bu grup, çoğu emekli amcama inat, 2-3 günde 1 bir ülkeye gidiyor, performans sergiliyor, ve süper keyif alıyor yaptıkları işten!! Hemen bir şey daha eklemek isterim, grubun solisti kullanıyor uçağı!!!! Yani bu arada da boş durmuyor.. Bknz.Flight 666
Yine bildiğim kadarıyla ailece de ülke gezebiliyorlar.. Hepsi de aile babası, mütevazi, kendi halinde insanlar.. Büyük ihtimalle Cumt veya Pazar günü Sultanahmette civarında geziyorlardır..

Ne mi çaldılar? The Evil That Men Do, Two Minutes to Midnight, Final Frontier, Coming Home, Wicker Man, Hallowed by thy Name,Blood Brothers, Running Free, Fear of the dark,Iron Maiden,Dance of Death.....
Tur Final Frontier turu olduğundan bu şarkıyla başlıyorlar.. Ama sevemedim bu albümlerini, sanırım grupta pek benimsememişti ki, konser alanında bu şarkıda pek ses çıkmadı.. Rock in Rio DVD sindeki gibi bir açılış olmuyor maalesef. Fear of the Dark ta kalabalık kendini buldu da, bir iki ses verdi.

Son olarak, Babalar Gününüz Kutlu Olsun Steve, Dave, Janick, Adrian, Bruce, Nicko...

Puanlama

Konser setlist    – 7/10
Kalabalık           – 6/10  (Kalabalık keyifliydi sadece keşke biraz daha eşlik eden bir kalabalık olsaydı:)
Konser mekanı  – 2/10
Barkovizyon      – 8/10
Iron Maiden      – 9/10

Genel Puan -  7


Edit: Dün akşam, sanırım doyamamış olduğumuzdan oturup, Flight-666 DVD sini izledik keyifle.. Bu dvd, sadece konser dvd si değil.. Konser hazırlıkları, röportajlar, film gibi seyredebildiğiniz bir dvd.. Kolombiya, Şili, Brezilya gibi farklı ülkelerdeki konser izleyici profilini, sevgiyi, coşkuyu gözleyebileceğiniz bir belgesel.. Yapanın ellerine sağlık, izleyenin gözlerine-kulaklarına bayram:) İlgisi olan varsa, izlesin derim..
Yine bunun benzeri Global Metal diye de bir DVD var.. Bu belgeselde ise, daha genel perpektiften metal müzik, dinleyicileri ve sanatçılarından yorumlarla izleniyor.. bu da çok keyifli ve izlenmesi, gereken belgesellerden biri.. Tavsiye edilir.. 

13 Haziran 2011 Pazartesi

Enteresan Tuvalet Kağıtları

Yorucu ve uykusuz bir haftasonunun ardından hala kendimi toparlayabilmiş değilim.. Umarım bu üzerimdeki rehavet bir an önce kalkar ve olabildiğince uzaklara gider. Bu ruh halinde ciddi işler yapmak zorunda olmaktan hoşlanmıyorum, bari blogumda özgür olayım ve absürtük bir konuya el atayım dedim. Markette renkli olanları hep dikkatimi çekmiştir ama hiç bu kadar desenlisini görmedim henüzzz raflarda ;-P

Kalpli olanı şirin bulduğumu itiraf etmeliyim ;)
 Eee tabi, tuvalette boş boş oturmamak gerek.. Birşeyler okumanın yanı sıra sudoku ile beyin jimnastiği de yapabilirsiniz..
Veee son olarak en ürkütücü olanlar..

10 Haziran 2011 Cuma

Shopping Girl - Did by Did

Bu çanta benim olmalı :)
Did by Did güzel bir yaz hediyesi veriyor bize.. Hem de kendisinin tasarladığı ve yaptığı enfes çantalardan biri.. İsterseniz onun daha önce yaptıklarından ya da kendi özel resimlerinizden bir çanta yaptırabilirsiniz..
Sizde cekilise katilmak istiyorsaniz tiklayin
Alışveriş çılgınlığı, tam olarak beni yansıtıyor sanırım ;)

8 Haziran 2011 Çarşamba

Özgürleşen Türkiye?!!?!!

Çok fazla yorum yapmadan bugün Milliyet gazetesinde gördüğüm bir haberi aynen aktarıyorum..

*************************************************
Çevirmene 6 saat gözaltı
 
Müstehcen olduğu gerekçesiyle Türkiye’de toplatılması için dava açılan “Ölüm Pornosu” adlı kitabın çevirisini yapan Funda Uncu’nun, savcılığın talimatı üzerine polis tarafından ifadesine başvuruldu
02:30 | 07 Haziran 2011
Yaşar ANTER/BODRUM/DHA
 Kendisinin kitabın yazarı değil çevirmeni olduğunu belirten Uncu “Buna rağmen 6 saat emniyette tutulup hak etmediğim davranışla karşılaştığım için üzgünüm. Ayrıca, kitabın toplatılması ile ilgili bana ulaşan bir karar yok” dedi.
Avukatı eşliğinde verdiği ifadenin ardından serbest bırakılan Uncu sadece kitabın adı nedeniyle emniyette “Sen manken misin? Sen de buralara mı düştün?” gibi davranışlarla karşılaştığını iddia etti: “Neyle bağdaştırdılar anlamadım. ’Sen böyle bir şeyi nasıl yazarsın?’ diye soruyorlar. Bu sorunun muhatabı ben değilim ki. Savcılıkta ifade vermek istedim kabul etmediler. Maalesef böyle olaylar
Türkiye’de oluyor. Önce kitaplar toplatılıyor, sonra davalar açılıyor. Suçlu gibi muamele yapılıyor.”İstanbul Basın Savcılığı, Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu” adıyla Ayrıntı Yayınları tarafından piyasaya sürülen kitabı “Snuff”ın ‘müstehcen’  olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatmış, Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun raporunun ardından kitapla ilgili dava açılmıştı. İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ise Uncu’nun kötü muameleye maruz kaldığı yöndeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.    

*************************************************
Kitapla ilgili bilgi için  tık tık..

Ben gerçekten çok korkuyorum! Kendim için, henüz doğmamış çocuğum için, annem-babam için, arkadaşım için, sokaktaki kedi için, boş vaatlere kananlar için... Herkes için korkuyorum!

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına rastladım, tam olarak seyredemedim ama programda iki farklı üniversiteden gelen iki grubun verilen konuyu savunmaları bekleniyordu. Birinci grup, "Türkiye Özgürleşiyor"; ikinci grup ise "Türkiye baskıcı bir rejime gidiyor" u savunması gerekiyordu. Program gayet başarılıydı, keşke daha fazla reklamı yapılsa, tesadüfen değil de bilerek izlemiş olsaydım..
Esas konu; "Türkiye Özgürleşiyor" konusu kazanmış. Savunan arkadaşları tebrik ediyorum, aksini gösteren bu kadar kanıt varken bu konunun kazanmış olması sanırım bireysel yetenekle de çok alakalı..

7 Haziran 2011 Salı

Verandalı Ev Hayalim !!

Havaların ısınması ile birlikte dışarıya çıkma isteğim tavan yapıyor şu aralar.. Açık havada kahvaltı, kahve keyfi, çay saati, hepsine bayılırım. Şöyle güzel deniz manzaralı, koccaman verandası olan bahçeli bir ev hayali gözümün önünden gitmiyor wallaii.. Umarım hayalim gerçek olur bir gün ;)

Birbirinden renkli kumaşlarla ne güzel de süslenir değilmi.. Verandada öğle uykusuna yatmak, güneşlenmek de çok keyifli olur sanırımm.. Bir de sallanan sandalyem olsun isterim verandamın başköşesinde, gazetemi-kitabımı okumalıyım tıngır mıngır..
Böyle bir manzaraya kim hayır diyebilir ki.. 
Hamak keyfini de unutmamak gerek tabii ;)
Umarım tez zamanda böyle gönlümüze göre bir evimiz olur :)

1 Haziran 2011 Çarşamba

Yaşasın HAZİRAN Geldi!

Beni duyan herkese en kocamanından bir merhaba :)

Aylardan en sevdiğim, sabırsızlıkla beklediğim, doğduğum ay geldi nihayet! Haziran gelince içim başka kıpırdar, çiçekler, ağaçlar hatta gökyüzü hep başka görünür bana.. Tamam bu yıl biraz şaşırttı bizi, hala serin geçse de günler, benim içim hep sımsıcak olur Haziran geldiğinde. Benim için yaz başlar bu ayda, benim için yaşam başlamıştır çünkü 19 Haziran'da :) Koskoca kız oldun, kadın oldun hala doğumgünü mü kutluyorsun, hediye mi bekliyorsun diyenlere inat, ölene kadar hatırlansın istiyorum doğumgünüm.. Ummadığınız insanların sizi kutlaması, sevdiklerinizin sizin için süprizler yapması, 1 dilim pasta bile olsa bu, düşünülmüş olmanız ne mutluluk verici birşey değilmi? Seviyorum Haziran'ı.. Daha Mayıs ayındayken başlıyor heyecanım, hayallerim yeni yaşıma dair. Ama kaç yaşıma girdiğimin bi önemi yok benim için, yeni bir yaş diyorum işte, yaşlanıyorum herkes gibi.. Yeni bir yaş yaklaşıyor benim için, yeni umutlar, yeni hayaller ceplerimde.. Gezilecek görülecek çok yer var, yapılacak çok şey, umarım hepsini doya doya yaşamaya yeter ömrümüz.. Eşimle, sevdiklerimle, huzurlu, mutlu ve de sağlıklı geçireceğim yeni bir yaş diliyorum kendime ;)