31 Mart 2011 Perşembe

Canavarlar Yine Geliyor! Yaşasın!!

Monsters Inc. i seyretmiş miydiniz? En sevdiğim animasyon filmlerinin başında geliyor. IMDB ye de bakmak isterseniz, tık tık..
2002 yılında Türkiye de vizyona giren film, canavar-çocuk ilişkisine farklı bir anlayışla bakmıştı. Benim kahramanım bol tüylü, kocaman mavi canavar Sully idi, oyuncağını da temin etmiş olduğumu gururla açıklarım! halen sarılıyorum kendisine:)


Gelelim habere; Pixar filmin devamını çekmeye karar vermiş, devam filmin adı "Monsters University" (Canavar Üniversitesi) olacak. Kasım 2012 de vizyona girmesi beklenen filmde, ikilinin sıkı dost olmadan önce üniversite yıllalarındaki hikayesi anlatılacakmış..
Gelsin izleyelim..
Çok özledim ben...

30 Mart 2011 Çarşamba

Büyükler ve Küçükler İçin Nisan Ayı Etkinlikleri

Bahar geldi :) İnsanlar evden dışarı çıkmaya başladılar.. Sokaklar, sahiller kalabalık; hareket geldi baharla birlikte.. İşte bu bahar canlılılığına yakışır birkaç aktiviteden haberdar etmek istiyorum sizleri;)

Anadolu Ateşi - Evolution

Nisan ayında hemen hemen her haftasonu var Anadolu Ateşi'nin dans gösterisi. Şubat ayında Lütfi Kırdar Gösteri Merkezindekine gitmiştik eşimle. Gösteriyi beğendim ancak organizasyonla ilgili ufak bir uyarım olacak; biletler numaralı olmadığı için salonda kendinize bir yer kapmanız gerekiyor. Yani sakın son anda gitmeyin, balkonda ya da sahneyi tam göremediklerini düşündüğüm yan taraflarda oturmak zorunda kalabilirsiniz. Biz erken gittiğimiz için güzel bir yerde oturduk ve gösterinin keyfine vardık. Benim gibi daha önce hiç izlemediyseniz, kesinlikle gidin bi görün derim..

Tarih : 2-9-23 Nisan'da 21:00
Yer : Lütfi Kırdar Anadolu Auditorium

Tarih : 3 Nisan 16:30
Yer : Bostancı Gösteri Merkezi

Vega Konseri

29 Mart 2011 Salı

4.Yeşilçam Ödülleri

4. sü düzenlenen Yeşilçam Ödül Töreni dün (28 Mart 2011) Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde gerçekleşti. Sunuculuğunu Halit Ergenç ile Cansu Dere'nin yaptığı törende ödül alan filmler şöyle;

En iyi film - Çoğunluk
En iyi yönetmen - Reha Erdem (Kosmos)
En iyi kadın oyuncu - Demet Akbağ (Eyvah Eyvah)
En iyi erkek oyuncu - Cem Yılmaz (Av Mevsimi)
En iyi yardımcı erkek oyuncu - Okan Yalabık (Av Mevsimi)
En iyi yardımcı kadın oyunuc - Melisa Sözen (Av Mevsimi)
En iyi görüntü yönetmeni - Uğur İçbak (Av Mevsimi)
En iyi senaryo - Seren Yüce (Çoğunluk)
En iyi müzik - Selim Demirdelen (Kavşak)
En iyi sanat yönetmeni - Hakan Yarkın (Yahşi Batı)
En iyi genç yetenek - Esme Madra (Çoğunluk)
En iyi ilk film - Çoğunluk (Yön.:Seren Yüce)
En iyi kurgu : Reha Erdem (Kosmos)

Ben bu filmlerden Av Mevsimi ve Eyvah Eyvah'ı izledim sadece. Çoğunluk'u merak etmiştim ama izleme fırsatım olmamıştı, sanırım bunu da evde sinema keyfi listeme alacağım :)
Sinema ödüllerine ek olarak, Kültür ve Sanat Hizmet Ödülleri Nebahat Çehre, İzzet Günay ve Göksel Arsoy'a verildi. Bu yıl ilk kez verilen Onur Ödülü'ne ise Türker İnanoğlu layık görüldü.
Ödüller dışında ünlü modacıların hazırladığı tasarımlar geceye damgasını vurdu. Bu bağlamda sadece sinemacılar arasında değil modacılar arasında da bir yarış sözkonusu idi. Kırmızı halıdan görüntüler şöyle..

Yaşına rağmen çok bakımlı ve hoş bir kadın Nebahat Çehre.
Hayran olmamak elde değil..

28 Mart 2011 Pazartesi

Banyo Keyfi

,Pazartesi modundan çıkamadım henüz.. Evimde olup keyif yapmayı hayal ediyorum daha haftanın ilk gününden. Havalar ısındı ya, artık daha çok haftasonu olsun istiyorum ;)
İşte süper keyif yapılacak muhteşem banyo tasarımlarından birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum..
Manzaralı olana bayıldım.. Çok keyifli olsa görünüyor ;)

Bu tarz bir banyoya sahip olabilmek için evin epeyce büyük olması gerek sanırım..
Eee herkesin evinde böyle banyolar yok tabii.. Ama hayıflanmaya hiç gerek yok, bazı otellerde bu şekilde özel konseptler var. Haftasonu keyfi ya da yaz tatili için otel tercih ederken bu özellikleri göz önünde bulundurabilirsiniz.. İyi keyifler şimdiden ;)

Kaybedenler Kulübü

Herkese merhaba.. Haftasonu acı bir halde farkettim ki, sadece iş yerinden giriş yapabiliyorum turta tadında bloguma. Çeşitli saatlerde giriş denemelerim olsa da haftasonu o malum yazı çıktı hep karşıma :( Neden hala düzelmedi, hani özgürdük diye söylenip durdum ama nafile.. Kimler okuyabilir bilmiyorum ama yine de vazgeçmek istemiyorum yazmaktan, paylaşmaktan..

Daha önce tanıtım yazısını hazırladığım Kaybedenler Kulübünü izledik dün akşam.. Çok keyifli bir film gerçektende, 18 yaş üzerinin gitmesini tavsiye ederim ama yine de. Aslında dram gibi gözükse de çokça güldüren bir film olmuş. Bütün gününü koltuğunda NG seyrederek geçiren Rıza Kocaoğlu'nun oynadığı karakter ayrı bir olaydı :) Filme ana karakterler dışındaki kişilerin de epey katkısı olmuş bence, hepsi birbirinden ilginç hayat hikayelerine ve görünüşlere sahip. Film aynı zamanda Türk filmlerinin yükselen trendinin de bir göstergesi olabilir. Ciddi anlamda başarılı ve cesur filmler çekilebiliyor artık :)

Benim en çok vurulduğum kısımlardan biri filmin müzikleri.. Tek kelime ile "harika".. Müzik seçimleri güzel yapılmış ve sahnelerle çok iyi bir uyum yakalamış.. Bazıları bildiğimiz şarkılardı, bazılarını da ilk defa duydum ve ne güzel şarkılar varmış dedim. Umarım film içerisindeki müziklerden bir albüm yapılır ve biz de edinebiliriz rahatlıkla..

Benim tavsiyem izlemeniz yönünde, mutlaka beğeneceğiniz bir tarafı olacaktır filmin.. iyi seyirler şimdiden ;)

22 Mart 2011 Salı

Ne Tual Yeter, Ne Boya..

Ne kadar araştırmacıyız hepimiz.. Doğru bilgileri bir anda buluveriyoruz, sağolsun internet sayesinde.. arama motorları var nasıl olsa, ararlar bizim yerimize.. de bulduğumuz bilginin doğruluğundan her zaman emin olabilir miyiz? Daha da traji-komik olanı, bize gösterilen-anlatılan ders kitaplarındaki yazıları hazırlayanların da bu çıkmaza düşebilme ihtimalleri olabilir mi?

Olmadı değil bu dediğim, merak etmeyin.. Abidin Dino'nun "Mutluluğun Resmi" ni yaptığı iddia edilir dostu Nazım Hikmet'in "Saman Sarısı" adlı şiirine cevap olarak.. oysa ki yapmamıştır, ama MEB nin 2008 yılında geçerli olan (halen geçerli mi bilemiyorum, ama düzeltilmiş olmasını umut ederim) Öğretmenlere yönelik hazırlanmış Orta Öğretim Felsefesi Dersi Öğretim Klavuzunda "Abidin Dino'nun çizdiği "Mutluluğun Resmi" tablosunu tartıştırın" ifadesi kullanılmış..... 
(Not: Bu resim,gerçekte Dianne Dengel'e ait "Home Sweet Home" dur. )
Araştırmacı kişiliğimizi daha okul sıralarında aldığımız kesin artık:)

Oysa ki, Abidin Dino cevap olarak resim çizmemiştir, bu zor soruya şiirle karşılık vermiştir ve o kadar içten ve o kadar uygundur ki cevabı..
" Ve dolaşsaydık Türkiye'yi / Bir baştan bir başa. / Yattığımız yerler müze olmuş / Sürgün şehirler cennet/ İşte o zaman Nazım, / Yapardım mutluluğun resmini / Buna da ne tual yeterdi; / Ne boya..."

21 Mart 2011 Pazartesi

Çok Pişmanım Dişçicim..

Yirmilik dişler hakkında madem sonunda çekim kararı alınacak, neden çıkarlar? Evrim basamağında 1 kademe geri kalmis gibi hissediyorum, bir süre sonra 20 lik dişler olmayacak kimsede, sorun da kalmayacak..
Evet, yirmilik problemim var, aslında hissettiğim bir şey yok, doktor çekelim dedi.. Ben de peki dedim, 1 hafta boyunca sabah-akşam antibiyotik kullandım ve kutlu gün geldi.. Cumartesi.. Ben ne yaptım? Bugün hiç diş çektirecek havam yok, şöyle Maşukiye ye falan kahvaltıya mı gitsek, diyerek konuyu savuşturdum.. Akşamdan itibaren başımda saç kalmadı yolacak, sabah da kabus gördüm, panik halde iptal ettim randevumu! Evet, panikledim, korktum, ödleklik ettim, topuklarımı vura vura kaçtım..

18 Mart 2011 Cuma

Biri Adsl'den Uzak Durun !!

Çok çok çok sinirliyim.. Neden mi? Biri yüzünden!!
Koçnet diye bir baş belası internet sağlayıcı var. İsmini duyanlar ya da kullananlar, benim gibi mağduru olanlar mutlaka vardır :( Bu yazıyı, internet almak üzere olan ve alternatifleri arasinda Biri Adsl'e yer verenlerin birkez daha düşünmesi ve hatta vazgeçmesi için yazmaya karar verdim. Ben yandım siz yanmayın arkadaşlar!

Faturalarımın genelini otomatik ödeme yolu ile halletmeyi seçenlerdenim. İnternet faturamda buna dahildi. Ancak zaman içerisinde ödenmeyen faturalarım, borçlar ve geç ödemeler için faizler görmeye başladım. Tabii ilk etapta bankayı suçladım, büyük haksızlık etmişim.. Bütün fatruraları inceledik, adamlar kendilerine gelen faturaların hepsini tıkır tıkır ödemişler, sayfalarca dekont verdiler.. Sonra öğrendimki Biri Adsl faturaları düzenli olarak göndermiyor, zaten eve gelen fatura bile son ödeme tarihi üzerinden 10 gün geçtikten sonra elime ulaşıyor. Uzun telefon konusmaları ve tartışmalardan sonra, ben gecikme faizlerini de ödemek zorunda kaldım. Artık yılmıştım ve üyelikten çıkmaya karar verdim. -Geçmiş zamanlı konuşuyorum, çünkü bu olaylar yaklaşık 1 yıl önce oldu. Neden şimdi yazdığımı da birazdan anlatacağım.- Biri Adsl müşteri memnuniyeti adına benim için yeni süprizler hazırlamıştı bile.. Çıkmak istediğimde taaa 2008 yılının 6. ayındaki faturamı ödemediğimi öğrendim tam 2 yıl sonra. Banka dekontunu bulup kendilerine faks çektiğimde, özür dilediler, bir karışıklık olmuş! Tam bir ohh çektim ki,devamı geldi; aslında ödenmeyen faturam 6.ay değilmiş de 8. ay faturasıymış yine aynı yılın.. Karışıklıktan kastettikleri buymuş meğerse :-P İnanılmaz hayal kırıklığım, sinir bozukluğum olmasına rağmen çok bezdiğim için son hamlemi yaptım ve tüm hesabımı kapatarak Biri Adsl aboneliğinden ayrıldım, onlarda bunu teyit ettiler, hiç borcum yoktu.. Kurtulmuştum bu kahrolası Biri'den!!

Şimdi bunun üzerinden 1 yıl geçmişken ve ben artık o evden taşınmışken, başka bir internet sağlayıcısı hizmeti alıyorken, bugün yine Biri Adsl ile bir telefon konuşması yapmak zorunda kaldım.. Neden mi? Ödenmemiş bir fatura yüzünden, şaka gibi değilmi? Ama telefondaki kadın  kullanım borcumun olmadığını söyledi, modemi kampanyalı almışım zamanında, onun bedeliymiş.. Nasıl içimi rahatlattı anlatamam :-P Sizden bir kurtulamayacakmıyım dedim, yeter artık, düşün yakamızdan! Modeminizi de istemiyorum, alın naparsanız yapın, geri göndereceğim..
Nasıl bir hata yapmışım böyle, çok pişmanım inanın.. Bu kadar abuk subuk bir firma ve konuşmaktan aciz, ne yaptığının ne dediğinin farkında olmayan telefondaki insanlar, tam tencere-kapak olmuşlar.

Kesinlikle kimseye tavsiye etmiyorum, internetsiz oturun daha iyi, en azından başınız ağrımaz..

*Bu arada daha önce Şikayet Var da yazdım konu hakkında, zaten çok şikayet var faturalar konusunda, ama bir sonuça varmıyor. Muatap olabilceğiniz kimse yok, şikayetlere bakmadan, kendilerini bir adım ileriye taşımadan, müşteri şikayetlerini çözmeden yola devam ediyorlar..

Nükleer Santral Konusu Alevlendi!

Japonya'da şu günlerde yaşanan Nükleer Santrale ilişkin krize rağmen, ülkemizde halen nükleer santral yapımı ile ilgili ısrarlar devam ediyor. Buna paralel, karşıt görüşler de son sürat devam ediyor tabii. 
Greenpeace'in "Türkiye Nükleer İstemiyor" kampanyası da bunlardan biri.. Bu harekete yerinizden hiç kalkmadan bile destek verebilirsiniz..ve lütfen verin..

Depremler ilk kez olmuyor, bunu en iyi bilen ülkelerden biriyiz, buna rağmen hiçbir köklü çalışma, halkı bilinçlendirme.. vs gibi aksiyonlar alınmıyor. Depremden sonra belki 1 yıl bilinçlendirme başlar gibi olduysa da, şu anda hepimiz rahatız.. Şimdi yaşanan bu rahatlık, ciddi bir durumla karşı karşıya kaldığımızda kaos olarak başgösteriyor. Depremin yarattığı zarardan daha çoğunu depremden sonra birbirimize verebiliyoruz..

Japonya yıllar öncesinden konunun farkında ve bilinçli bir toplum olmasına rağmen, nükleer tehlike ile başa çıkmakta zorlanıyor. Toplu ölümler, su ve besin zincirinin büyük zarar görmesi söz konusu..
Bugün dünya üzerinde 436 nükleer reaktör bulunuyor. Yapımına 13 ülkede devam edilen 56 reaktörünse 12 tanesinin inşaası, 20 yıldan uzun süredir devam ediyor. Son 20 yılda Batı'da inşaasına başlanan reaktör sayısı sadece 2.
Getirisi olabilir, ama götürü ihtimali bu kadar yüksek bir aksiyonun alınmasıyla ilgili gözü kapalılık beni ürkütüyor.
Nükleer Enerji ile ilgili daha fazla bilgi için Greenpeace'in sitesini incelemenizi öneririm..

16 Mart 2011 Çarşamba

Çikolata Sevenlere Duyurulur!!

Çikolatadan vazgeçemeyen biriyim.. Nutellayı kaşık kaşık yerim, keki kakaoulu fındıklı severim, bitter çikolata favorim :) eee hal böyleyken bu ilana kayıtsız kalamadım ne yazıkki..

Kahve Dünyası benim gibiler için süper bişey yapmış; Çikolatalı Pizza. Her ay menüsüne yeni birşeyler ekleyen Kahve Dünyasının yeni buluşu çikolata ve pizza severler için birebir..
Taptaze pizza, üzerinde nefis çikolata sos, muz dilimleri ve çikolata parçaları eşliğinde dayanılmaz bir lezzete dönüşüyor. "Mutlaka denemeliyim" dedirtiyor insana ;)
Tüm Kahve Dünyası mağazalarında bulunabilir. Bu özel ürünün fiyatı ise 4,5 TL.
Yeni tatlar keşfetmek için Kahve Dünyasını takip edin!

15 Mart 2011 Salı

Bol Çiçekli Bir İlkbahar Diliyorum :)

Haftasonu İzmir'deydik.. Hem aile ziyareti hem de turistik gezi oldu bizim için :) Son zamanlarda havanın soğuk olması bizi endişelendirmişti ancak haftasonu süper bir ilkbahar havası karşıladı bizi İzmir'de..
Deniz olan şehirleri seviyorum, yüzemesem de manzarayı seyretme keyfi harika birşey benim için. İlkbahar duygusu içimde uyanmışken, çiçeklerle dolu bir post hazirladim.. Bu yaz herseyde bir çiçek konseptini göreceğiz sanırım, sevdiğim birkaçını sizinle de paylaşmak istedim ;)

Çanta ve pembiş ayakkabıya bayıldım :)  

Yaşasın Özgürlük !

Sonunda başardık :) Mücadeleyi biz kazandık, bloglarımıza özgürce erişebiliyoruz.. Blogspot'u terk etmeyen tüm bloggerları tebrik ediyorum!!


Okulda defterime, sırama ağaçlara
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara
Yazarım adını
Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına
En güzel gecelere, günün ak ekmeğine
Yazarım adını
Tarlalara ve ufka, kuşların kanadına, gölgede değirmene yazarım
Uyanmış patikaya, serilip giden yola, hınca hınç meydanlara
Yazarım adını
Ey özgürlük!

14 Mart 2011 Pazartesi

Füreya

Geçen hafta okumayı bitirdiğim kitap Füreya.. Ayşe Kulin’in kaleminden, gayet akıcı, okuyanı içine alan bir kitap. Epey oldu alalı, bir türlü okumaya fırsat bulamamıştım, 1 ay kadar önce elime aldım ve bir baktım bitiverdi. Bir solukta bitirdiğim kitapları hep sevmişimdir J
Kim olduğunu bildiğim ancak detaylı hayat hikayesinden bihaber olduğum  Füreya Koral’ı anlatıyor kitap. Kadın ruhunun derinliklerini anlatan, zorluklar karşısaında mücadeleden hiç vazgeçmeyen, pes etmeyen başarılı bir kadının biyografisi niteliğinde. Füreya ve onun hayatından geçen insanları okudukça tanıyor, tanıdıkça bir başka gözle değerlendirme fırsatı buluyorsunuz. Halikarnas Balıkçısı (dayısı), Kılıç Ali (eşi) ve Atatürk’le ilgili kısımlarını okurken tarih kitaplarında göremediğiniz birçok özel anıya da tanık oluyorsunuz. Kesinlikle bir fırsatını bulup okumanızı tavsiye ederim.

Kitabın arka kapak sayfasından;
Birden çocuklardan biri bağırdı
Şuraya bakın, iki kuş öpüşüyorlar!
Füreya iskelenin üzerindeydi. Güçlükle arkasını dönerek, aşağıda cıvıldayıp duran çocuklara baktı.
Hanginiz söyledi bunu? diye seslendi. Sıska bir oğlan öne çıktı.
Ben! dedi.
Kuş mu gördün orada?
Evet.
Füreya üşenmedi, indi iskeleden. Çocuğu yanına çağırdı.
Kuşu nerede gördüğünü göster bakayım.
Çocuk birkaç adım geriledi. Füreya takip etti çocuğu. Eliyle işaret etti oğlan.
Nah orada. İşte kuşlar gaga gagaya vermiş öpüşüyorlar.
Dondu kaldı Füreya. Hiç tasarlamadığı halde, çocuğun işaret ettiği yerde masalsı iki kuş kafası beliriyordu. Tıpkı öpüşür gibiydiler. Haklıydı çocuk.

Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’ın hayat hikâyesi Füreya, aynı zamanda bir dönem romanı.

Kısaca Füreya Koral'dan da bahsetmek isterim bu vesile ile.. Ansiklopedik bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Ben daha çok okuduğumdan anladığım ve sonrasında merak edip araştırdığım Füreya'yı anlatmak istiyorum. Çoğu insan için yıkım olabilecek bir hastalık verem.. Ama o hastalığını hayatının dönüm noktası haline getirmiş ve onu faydaya çevirmiş bir kadın.
İnatçı ve hiç yılmayan yapısı ile tedavi amacıyla gittiği Paris'te seramik sanatını keşfetmiş, doktorların, arkadaşlarının ve ailesinin ısrarına rağmen çamurla uğraşmaktan, ona şekil vermekten vazgeçmeyen büyük bir sanatçı. Zarif bir Cumhuriyet kadını Füreya.. Bebeğini kaybetmiş ancak yegenine anne olabilmiş güçlü bir kadın..

Hepimizin ondan öğrenmesi gereken çok şey vardır mutlaka! Başucu kitaplarınız arasına almanızda fayda var..

İzledim ve İzlemek İstiyorum :)

Geçtiğimiz haftalarda gösterime giren 72. Koğuş filmine bir heves gittik. Ancak çıkışımız aynı hevesle olmadı ne yazık ki.. Sinema adına güzel bir yapıt olabilir, buna bir diyeceğim yok ama insanın kanını donduran hatta geçici bir süre psikolojisini alt-üst eden bir film olmuş..
Tamamen hapishanede geçen film, insanların nasıl birbirinin zaaflarından, saflıklarından faydalandığını; açlık ve sefalette saygı-insanlık kavramlarının nasıl yok olduğunu anlatıyor. Oyunculuk açısından bakınca Yavuz Bingöl filmi sırtlanmış gibi ancak diğer oyuncuların da hakkını yememek gerek, özellikle Kerem Alışık’a tam anlamıyla gıcık olduğumda iyi bir oyun çıkarmış diye düşündüm. Sahneler gerçekten iç ürpertici, bu açıdan başarılı bir film olmuş tabii.. Mutlaka izleyin diyemem ama yine de benim gibi merak edip gidenler tiksintiye varabilecek duygu karmaşalarına hazırlıklı olmalı bence..

Sinema konusuna dalmışken, Mart ayında gösterime girecek bir Türk filminden daha bahsetmek istiyorum.  Çınar Ağacı.. İzlemek istediğim filmler arasına eklendi bile bu film. Senaryosunu Handan İpekçi'nin yazdığı sevgiyi, hüznü, yalnızlığı, aşkı, kızgınlıkları ve affedişi anlatan bu güzel film 18 Mart'ta gösterime girecek. 4 çocuk annesi olan emekli öğretmen Adviye hanım'ın biraz muzip, biraz huysuz kişiliği çocuklarının hayatlarını zorlaştırıyor gibi görünsede torunları üzerinde olumlu etkilere sahip bir anneannedir. İki ayda bir evden eve taşınan çiçekler, plaklar, bir sandık ve gramafon ve iki ayda bir buluşulan Çınar Ağacının gölgesi.. İzlenilesi, sımsıcak bir film gibi geldi bana, umarım izleyince de aynı zevki tadabilirim :)

9 Mart 2011 Çarşamba

Dünya Mutfakları

Yemek yemek bir keyif bence.. Zaten fiziksel görünüşümde bunu inkar etmiyor ;)  Bazı insanlar, yemek yemekten keyif almadıklarını, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için yani zorunluluktan yediklerini söylüyorlar, şaşkınlıkla dinliyorum.. Yemek kadar yapmaktan, yeni birşeyler öğrenip mutfakta harekete geçmekten de çok hoşlanırım.
Gittiğimiz, gezdiğimiz yerlere özgü tatları mutlaka deneriz. Bu bağlamda, dünyanın en iyi mutfakları seçilen ve denenecekler listemde de yer alan birkaç özel mutfağı sizinle de paylaşmak istiyorum..

Fransız Mutfağı

Dünyanın bir numaralı mutfağı seçilmiş. Ancak daha öncede bahsettiğim gibi pek benim damak tadıma uygun değil yemekleri.. Zenginliği ve çeşitliliğiyle ünlü, yemek pişirmenin sanatsal yönünü ön plana çıkaran ulusal bir mutfaktır. Unlu yiyecekleri Fransız mutfağının temelini oluşturur.

8 Mart 2011 Salı

Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun!

Gitmek istemiyorum, pes etmek istemiyorum.. Bu durumda hiç içimden gelmiyor birşeyler yazmak :( Kısa bir zaman oldu belki çoğunuza göre, ama bir kere tattım bu duyguyu, bırakmak istemiyorum..
Neden zorla içimize kapandırıyorlar, neden dış dünyaya açılmak yeni insanlar tanımak, yüzünü görmediğimiz ama sevgi dolu yüreklerini hissettiğimiz insanlara ulaşmak yasak.. Neden ? Neden ? Neden? Tam olarak cevabını veremez kimse.. Digitürk'ü haklı bulanlar var, peki ya bizim haklarımız? Bizim emeğimizi kim çalıyor bizden izinsiz, kim engel oluyor?


Birçok blogger wordpress'e geçiyor şimdi, ne garantisi var ki? 1-2 yıl sonra onun kapanmayacağına kim söz verebilir.. Bu toptancı zihniyet devam ettikçe bence onun da kapanması çok uzak değildir. Neyse, yeteri kadar karamsarlığa sürükledim galiba yazımı.. Bugün yazmak istediklerim bunlar olmamalıydı aslında. Bugün bizim günümüz, kadınların günü.. Bloggerların birçoğunun kadın olduğunu düşünürsek, çok anlamlı bir hediye gerçekten de kadınlarımızı kendi dünyalarına geri kapatmaya çalışmak.. Hepimizin kadınlar gününü içim biraz burkularak kutluyorum..

4 Mart 2011 Cuma

40 Gün 40 Gece Alışveriş :)

Birçok kadın gibi bende alışveriş yapmayı çok seviyorum. Tam da Nisan ayındaki bazı planlarımızı ertelemişken, İstanbul'la ilgili güzel haberler aldım.. Tam 40 gün boyunca sürmesi planlanan alışveriş çılgınlığından bahsediyorum tabiki de ;) 

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Valiliği himayesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Ticaret Odası'nın desteğiyle, Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği(AYD), Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) ve Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) koordinasyonunda, THY işbirliğiyle Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği (TUROB), Tescilli Markalar Derneği (TMD), Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD), Tepe Akfen Havalimanları (TAV) ve İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nın katkılarıyla bu yıl ilki düzenlenen İstanbul Shoppinng Fest (İSF), 50 milyon liralık bir yatırım ile İstanbul’u dünyanın alışveriş, kültür ve eğlence merkezine dönüştürüyor.

18 Mart-26 Nisan 2011 tarihleri arasında düzenlenen bu büyük organizasyon, İstanbul’u alışveriş ve eğlencenin merkezi haline getirecek. İstanbul Shopping Fest'in yapılacağı tarih olarak, turist ve tüketici akışının en etkin olduğu dönem seçildi. Bu dönem, çevre ülkelerde tatil olarak da değerlendirilen dini bayramlar olan nevruz, paskalya ve hamursuz bayramlarını da içerdiği için belirlendi.

3 Mart 2011 Perşembe

Karanlık Bloglar..

Blogların kapatılması konusu konuşulup duruyor, ben sanırım geç bile kaldım olayı farketmekte.. Tam da anlayabilmiş değilim zaten..
Bir cehalet ortamı içinde yürümemiz bir yana, bizim cahil olmamızdan çıkar sağlayan insanlar var maalesef..

İnsanların yaşadıklarını, yaşayamadıklarını, hissettiklerini, yaptıklarını, gördüklerini, yediklerini, kurdukları hayallerini, deneyimlerini, beğendiklerini, beğenmediklerini, kısacası hayatı paylaşmalarından hem daha doğal hem de daha güzel ne olabilir ki? Toplasan bir avuç etmeyen insan için, bütün bu güzellikleri oluşturan ve paylaşan tüm insanları cezalandırmak, ADİL bir yöntem midir?
Gerçek tadında Hayaller den ♥ Ç!lekl! k!z ♥ ,  o kadar güzel demiş ki ".. siz olmadan benim yazmamin  ve sizlerin yazilarini OKUYAMIYOR OLMAMIN bir anlami yok !"
Tamamen aynı fikirdeyim..

Hobibox da da kullanılabilecek itiraz dilekçesi var.. Buradan buyrun.. Emeğinize sağlık..