19 Eylül 2011 Pazartesi

Madrid'de Müze Turu..

Prado Müzesi

Madridde en çok bilinen 3 büyük müze var. Bunlardan en ünlüsü Prado Müzesi. Dünyanın en güzel Avrupa sanat koleksiyonları bu müzede yer alır. Başlangıçta resim ve heykel müzesi olarak kurulmuş ancak bunlar dışında, çizimler, madeni paralar, süs eşyaları gibi değişik birçok eser var müzede. Ünlü İspanyol ressamı Velazquez'in birçok eseri de bu müzede sergilenmektedir. Velazquez'in en ünlü resmi olan Las Meninas'ın fotoğrafını çektiğimiz sırada fotoğraf çekmenin yasak olduğunu öğrendik :(

Las Meninas, resim içinde resim sergiliyor bize. Anı gösteren bu resim inanılmaz etkiledi beni, Valezquez aslında kral ve kraliçenin resmini çiziyormuş o sırada. Margaritanın(Kral ve kraliçenin kızı) nedimeleri ile birlikte ressamın çizimini izlerkenki görüntüleri aynadan yansımış ve tablonun içine girmiş sanki. O an fotoğraflanmış sanki, bunun bir fotoğraf makinesi ile çekilmediğini bilmek insanı şaşırtıyor ve hayran bırakıyor gerçekten. Valezquez, genç yaşlarından itibaren anlık olanın saptanması ve doğal, basit görüntüyü işlemede ustalık seviyesine ulaşmış bir ressam ve bunu bu ünlü tablo ile de kanıtlıyor resmen..
Prado müzesinde mutlaka görmeniz gereken masterpieceslerden bazılarını sizin için ekliyorum ;)
Kendisine şemsiye tutulan bu kadın ünlü ressam Goya'nın.. Tablonun adı "The Parasol", Prado müzesinde Room85 de..
Asagida derlediğim resimler sırasıyla şöyle; Raphael'in "The Cardinal" adlı eseri Room49 da; Velazquez'in "The Surrender of Breda" sı Room9A da; Tintoretto'nun "Christ Washing the Disciples' Feet" adlı eseri Room25-26 da; yine Goya'nın "The Third of May,1808" adlı resmi de Room 64-65 de..
Prado Müzesi Pazartesileri, 1 Ocakta, 1 Mayısta ve 25 Aralıkta kapalı.. 9:00-19:30 saatleri arasında açık, giriş ücreti de kişi başı 10€.. Bilgilerinize ;)

Thyssen Bornemisza Müzesi

“Sanatçının yeteneği dünyaya bir armağandır. Ben koleksiyonum için sanat eseri toplamaya başladığım zaman en önemli sermayem gözlerimdi. Gözlerim bana tanrının armağanıydı. Bir ressam yalnızca tek bir insanın gözleri için resim yapmaz. Bir koleksiyoncu olarak vasiyetim paylaşmak ve tanrı armağanı olan yetenekleri tüm insanlığın görmesini ve anlamasını sağlamaktır.” diyen Madrid Thyssen Bornemisza Müzesi kurucusu dünya çelik endüstrisinin “Çelik Baronu” Baron Hans Heinrich Thyssen von Bornemisza sayesinde açılan bu müzede birbirinden farklı birçok sanatçının eserlerini görmeniz mümkün.. Eşi Carmen Thyssen Bornemisza adına da bir salon bulununa müze, 1992 yılında açılmış ve şimdilerde Thyssen Bornemisza Koleksiyonu Vakfı tarafından yönetiliyor.
Müzede görmeniz gereken masterpieceslerden bazıları aşağıdaki sırayla şöyle; Francesco Guardi-View of Canal Grande with Santa Lucia and Santa Maria di Nazareth; Alfred Sisley-Flood at Port-Marly; Duccio di Buoninsegna-Christ and the Samaritan Woman; Matthias Stom-The Supper at Emmaus..
Müzenin dinlenme salonunda bulunan maketi ve girişte karşılaştığımız rahibeler.. Rahibeler sanki hep filmlerde olurmuş gibi gelirdi bana, böyle karşımda görünce bir foto çekme isteği oldu bende ;)
Thyssen Bornemisza Müzesi; Pazartesileri kapalı.. Diğer günler sabah 10:00 ile akşam 19:00 arasında açık ve giriş ücreti kişi başı 8€.. Bilgilerinize ;)

Bu iki müze dışında bir de Reina Sofia Müzesi var Madrid'de.. Eminim o da çok keyiflidir ancak vaktimiz kalmadığı için biz orayı gezemedik.. Picasso gibi ünlü ressamlara ev sahipliği yapıyor bu müze, bizde bu eksiği Barcelona'da Picasso müzesini gezerek kapatmaya çalıştık ;)

Başlangıçta Santiago Bernabeu Müzesini de buraya eklerim diye düşünmüştüm ama bu kadar sanatın üzerine futbol pek gitmez sanırım ;) Onun fotograflarını daha sonra paylaşacağım böylelikle..

11 yorum:

  1. müzeler dikkatimi çekmez ama bie hevesle okudum bunu tatlım

    YanıtlaSil
  2. keyifle okudum saol şekerim :)

    YanıtlaSil
  3. teşekkürler pembe mor algcim, bende girene kadar öyle sanardım ama bi tanesini gezince ilgim arttı zaman içinde ;)

    teşekkür ederim tubitoşumm :)

    YanıtlaSil
  4. Müzeler ve sanat eserleri,tarih çok ilgimi çekiyor.Bir de eski şehirler.Futbol hiç ilgi alanım değil
    iyi olmuş yazmadığın:)

    YanıtlaSil
  5. Futbolu bende hiç sevmem normalde sevgili pembe kekik, ama eşimin hatırı için bernabeu'yu da gezdik, nou camp da maça da gittik ;)

    YanıtlaSil
  6. Bu yaz aynı yerleri gezmişiz acaba oralarda karşılaşmış olabilir miyiz çünkü çok Türk vardı. Bu postun bir benzeri haftaya bende de olacak ben önce Barcelona, sonra Madrid ve Toledo yaptım. Yazını zevkle okudum ve o güzel yerleri tekrar hatırladım. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  7. belkide karşılaşmışızdır, 15/08-28/08 tarihleri arasında oralardaydık bizde.. gerçekten çok güzel yerler değilmi ;) blogunuzdan takip ettiğim kadarıyla farklı ülkelere de gitmişssiniz siz, ne güzel :) sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  8. Yurtdışında bir çok ülkede bulundum, hatta bazı şehirlerde birkaç kez ama İspanya'ya gitmek bir türlü nasip olmadı, halbuki en çok gitmek istediğim Müzeler orada. Özellikle Picasso'nun Guernica'sını görebilmek için çok gitmek istiyorum.
    Ne güzel anlatmışsın şimdi iyice depreşti isteğim.

    YanıtlaSil
  9. sevgili nohut umarım gidersin İspanya'ya.. ne ararsan var wallai, tarih, sanat, müze, eğlence, deniz.. hepsi bir arada ;)
    Picasso'nun birçok eserini görebileceğin gibi, başka yerlerde olmayan Gaudi'nin çılgın yapılarını gezmektende keyif alacağını düşünüyorum :)
    sevgiler canım..

    YanıtlaSil
  10. Muze gezmeye ben de bayilirim. Rahibeler cok ilginc. Hic gercegini gormemistim...

    YanıtlaSil
  11. rahibeleri görmek benim için de bir ilkti :)

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için çok değerli :)