Gaziantep;
Başlı başına bir tarih demek. Kurtuluş savaşı sırasında gösterdiği direnç ve sonunda kazanılan zaferle “Gazi” ünvanını sonuna kadar hak etmiş bir şehir. Günümüzde bile insanlarının tarihine bu sımsıkı bağlılığı, birlik beraberlik hissi uyandırıyor.
Görünülesi, gezilesi ve yenilesi bir şehir Gaziantep. Birbirinden güzel lezzetlerine karşı konulamıyor. Gitmeden önce Antepte baklavanın pahalı oldugu gelmişti kulağımıza. Baklavanın asıl memleketinde neden bu kadar pahalı olduğuna anlam verememiştik, ta ki İmam Çağdaş’ta yiyene kadar. Böyle bir baklava daha önce yediğimi hiç hatırlamıyorum, bu kadar lezzetli olacağını beklemiyordum sanırım. Ve tattıktan sonra fiyat konusundaki artışın sebebini anladık. Gerçekten hakkını veriyorlar.. Kebapları da aynı şekilde inanılmazdı. Günün her saatinde tatlı bir yogunluk var İmam Çağdaş’ta ve buna rağmen servis kalitesi çok yüksek, her müşteri ile zamanında ilgileniliyor. Geleneklerine bağlı ama yeni tatlar geliştirmeye açık bir müessese. Son zamanlarda yapılmaya başlanmış olan “açık şöbiyet” de bu yeni tadlardan biri. Mutlaka denenmeli..
Sokaklarda kebap kokulari disinda tarih kokusunu da hissediyorsunuz hemen. AB hibe fonu destegi ile bircok tarihi yapi restore ediliyor ve bu sayede tarih günümüze kadar taşınıyor. Bunlarda biri de Asude Konak.. Konak restarasyondan sonra konaklama için turizme açılmış bir yer. Tarihi yaşatan ve Gaziantepten izler bulacağınız 4 odası mevcut. Kendinizi sıcak bir aile ortamında hissedebileceginiz nezih bir mekan.Yolunuz Antepe düşerse ve bir akraba evinde konaklamış gibi olmak isterseniz bu "asude" mekan sizi bekliyor..
Gaziantep Kalesi, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin güzel bir örnek, gerek ihtişamı ve heybetiyle, gerekse bir sır gibi gizlediği tarihiyle şehir merkezinde yer alıyor. Heryerden ulaşım çok kolay. İçerisinde Panaromik Kurtuluş Savaşı Müzesi var. Tarihi görsel olarak da yakından öğrenme fırsatı veriyor.
Kaleye yürüme mesafesi uzaklığında yapılmış olan Gaziantep Savaş Müzesi de aynı şekilde tarihten örnekler segiliyor. Japonlar, çocuklarına tarih bilinci kazandırmak için Hiroşima`ya, Gaziantepliler ise Savaş Müzesi`ne götürüyorlarmış. Burada en göze çarpan savaştan sahnelerin yer aldığı mahsen kısmıdır. Burada; savaş sırasında boş kovanları toplayan çocukların ve bu kovanları doldurarak mermi yapan tüfekçi ustaların, mücadeleye çağrı yapan kadınların figürlerini görmek mümkün.
Savas disinda, eski medeniyetlerinde kalintilarina rastalamak mumkun. Nizipte bulunan Zeugma Antik Kentinde yürütülen kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesinde sergileniyor. Bunlardan en bilineni Çingene Kız mozaigi.. Mozaigin yanından geçerken bakışları ile sizi takip ediyor adeta..
Gaziantep yemekleri ve tarihi açısından kesinlikle gidilmesi gereken bir yer. Bu güzelliklerin dışında eskiden beri süregelen el sanatları ile de insanı cezbediyor. Bu sanatların sergilendigi ve ürünlerin satışa sunulduğu Bakırcılar Çarşısı, Sedefciler Çarşısı ve Bedestenleri mutlaka gezmelisiniz. Hiç birşey almasanız bile,nasıl yapıldıklarını bizzat görüp sıcakkanlı esnafın çay ikramını içebilirsiniz. Mümkünse bu ürünlerin hepsinden küçük birer hatıra alın. Çünkü bu sanatlarda emek çok fazla ve zaman içerisinde yapan usta sayısı azalmış.. Gelecekte de akıbeti ne olur bilinmez, evinizin bir köşesinde sedef bir tavla ya da bakır işleme bir tabak olsun derim..
Tüm bu güzellikleri görmeden, İmam Çağdaş’ta şöbiyet yemeden gelmeyin.. Ve yöresel yemek olan “yuvalama” ya sakın çorba demeyin J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız bizim için çok değerli :)