"Dünyada gerçek bir dahi varsa, bunu anlamak kolaydır, çünkü bütün alıklar ona karşı bir birlik oluştururlar." Jonathan Swift
(When a true genius appears in the world, you may know him by this sign: that all the dunces are in confederacy against him.)
Kitabın arka kapağında yazılanlar:
Alıklar Birliği'nin kahramanı obur, aksi, tembel, bencil, her şeye karşı, her şeyden hoşnutsuz, toplum düşmanı Ignatius. Annesi mutlaka bir iş bulup çalışması gerektiğini söylüyor, kız arkadaşı cinsel güdülerini serbest bırakırsa bütün sorunlarının çözüleceğini düşünüyor. Ama tamamen eşcinsellerden kurulan ordularla dünyanın barış dolu bir yer olacağını iddia edip bunu gerçekleştirmek üzere eşcinselleri örgütlemeye kalkışmak gibi tuhaf girişimlerin adamı olan Ignatius, onlara ve modern zamanlara inat, geğirerek, yellenerek ve homurdanarak, bıkmadan usanmadan çağının her türlü aşırılığına sövüyor...
John Kennedy Toole'un 1969'daki -henüz 32 yaşında, hiçbir kitabı basılmamış bir yazarken- intiharından ancak on bir yıl sonra yayımlanan ve pek çok dile de çevrilen yapıtı Alıklar Birliği, 1981'de Amerika'daki en saygın edebiyat ödüllerinden Pulitzer Roman Ödülü'nü kazandı; böylece ödül ilk kez hayatta olmayan bir yazara verilmiş oldu.
Ah Fortuna!! Alıklar Birliği, John Kennedy Toole'un ilk ve tek (bilinen) romanı. Bu romanın kahramanı Ignatius, herkesin klişeleştirdiği "kahraman" olgusunu değiştiriyor.
Ignatius J. Reilly bir deha mi? Yoksa, toplumun içinde kendine yer edinemeyen, antisosyal bir varlık mı?
John Kennedy Toole'un 1969'daki -henüz 32 yaşında, hiçbir kitabı basılmamış bir yazarken- intiharından ancak on bir yıl sonra yayımlanan ve pek çok dile de çevrilen yapıtı Alıklar Birliği, 1981'de Amerika'daki en saygın edebiyat ödüllerinden Pulitzer Roman Ödülü'nü kazandı; böylece ödül ilk kez hayatta olmayan bir yazara verilmiş oldu.
Ah Fortuna!! Alıklar Birliği, John Kennedy Toole'un ilk ve tek (bilinen) romanı. Bu romanın kahramanı Ignatius, herkesin klişeleştirdiği "kahraman" olgusunu değiştiriyor.
Ignatius J. Reilly bir deha mi? Yoksa, toplumun içinde kendine yer edinemeyen, antisosyal bir varlık mı?
Arka kapak negatif gösteriyor sanki, o nedenle ben arka kapak özetinin hissettirdikleri ile kitabı okuduktan sonraki hislerin farklı olduğunu düşünüyorum. Kitapta Ignatius’a karşı hissedebileceğim herşeyi hissettim, sevdim, nefret ettim, güldüm, kızdım, üzüldüm, acıdım, utandım.. kitabı okurken sıkılmıyorsunuz, tüm duygularınız birbirine giriyor.
Ignatius, entellektüel ve eğitimli.. Toplumla bağdaşamamasının en önemli nedenlerinden biri de, kendisinden başka herkesin aptal olduğunu düşünmesi belki de..Bir Pazar sineması havasında okuyabiliyorsunuz. Diyaloglar ve mektuplar yoğun, betimleme-tasvirler ise sıkmadan okunabilecek miktarda, ama o kadar başarılı ki, sahne sahne yaşayabiliyorsunuz okuduklarınızı..
Kitapta sadece Ignatius yok, adından da anlaşılacağı gibi...Annesi, kız arkadaşı, annesinin arkadaşı, annesinin arkadaşının yeğeni-ki aynı zamanda kendisi koskoca bir polis memurudur-, annesinin arkadaşının annesine ayarlamaya çalıştığı yaşını başını almış beyefendi,patronu/patronları,patronunun karısı, iş arkadaşları bar sahibi, olaya karıştı sanılan zenci.. vs
Kitapta küçük bir olay örgüsünde bahsi geçen herkes bir süre sonra size tanıdık biri haline geliyor. Olaylar New Orleans'ta geçiyor. New Orleans bu kahraman olamayan kahramanı bağrına basmış. Zaman geçirdiği belirtilen yere Ignatius'un bir heykelini dikmiş.
Çevirmen: Püren Özgören. Çevirinin de çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu kızgın karakter ve etrafındaki tüm insanlar, kişilikleri ile birlikte Türkçe'ye çevrilebilmişler.. Orjinalini okumadım, ama birşeyler eksik de hissetmedim.
Ignatius, entellektüel ve eğitimli.. Toplumla bağdaşamamasının en önemli nedenlerinden biri de, kendisinden başka herkesin aptal olduğunu düşünmesi belki de..Bir Pazar sineması havasında okuyabiliyorsunuz. Diyaloglar ve mektuplar yoğun, betimleme-tasvirler ise sıkmadan okunabilecek miktarda, ama o kadar başarılı ki, sahne sahne yaşayabiliyorsunuz okuduklarınızı..
Kitapta sadece Ignatius yok, adından da anlaşılacağı gibi...Annesi, kız arkadaşı, annesinin arkadaşı, annesinin arkadaşının yeğeni-ki aynı zamanda kendisi koskoca bir polis memurudur-, annesinin arkadaşının annesine ayarlamaya çalıştığı yaşını başını almış beyefendi,patronu/patronları,patronunun karısı, iş arkadaşları bar sahibi, olaya karıştı sanılan zenci.. vs
Kitapta küçük bir olay örgüsünde bahsi geçen herkes bir süre sonra size tanıdık biri haline geliyor. Olaylar New Orleans'ta geçiyor. New Orleans bu kahraman olamayan kahramanı bağrına basmış. Zaman geçirdiği belirtilen yere Ignatius'un bir heykelini dikmiş.
Çevirmen: Püren Özgören. Çevirinin de çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu kızgın karakter ve etrafındaki tüm insanlar, kişilikleri ile birlikte Türkçe'ye çevrilebilmişler.. Orjinalini okumadım, ama birşeyler eksik de hissetmedim.
Son sözler; Filme çevrilmeli bence, görsel bir anlatımı olduğunu düşünüyorum. Hatta filme çevrilse kim-kimler oynayabilir diye bile düşündüm..Favorim : Jack Black; hatta kendisi ilk aklıma gelendir..
Eskiden olsa, Gérard Depardieu derdim, ama sanırım biraz geç kaldık:) bu kisileri inanılmaz severim bu arada.. Türkiye'den de Ata Demirer adaydır bence.. Bazı kişiler, kitaptaki karakterle Recep İvedik karakteri arasında benzerlik kuruyorlar. Kişisel beğenilerim nedeniyle, bu ilişkiyi kurmak istemiyorum.
Kitapta yaratılan karakter iri kıyım ve renkli bir karakter olarak aktarıldığından bu aktörler aklıma geldi. Sizin de varsa, siz de yoruma ekleyin??
Kitapta yaratılan karakter iri kıyım ve renkli bir karakter olarak aktarıldığından bu aktörler aklıma geldi. Sizin de varsa, siz de yoruma ekleyin??
Aslına bakarsanız günümüzün donkişotudur Ignatius.
YanıtlaSilVe hepimizin söylemek veya yamak isdiklerini yapar. Zencilere olan tutumu, ırkcılık değil. Onların dönekliğine karşı isyanıdır. Tam anlamıyla bir anarşits deyebiliriz. Recep İvedik benzetmesine gelince, Ignatius'de bir başkaldırı vardır. Nerdeyse toplumun önde gelen tüm değer ve kurumlarına. Oysa Recep İvedik'in böyle bri derdi yoktur.